WHAT IS YOUR GAME?- Neyin peşindesin 🙂

Bizim kuşağımız en önemli kariyer hedefi; bir üniversite okumaktan, havalı ve rahat bir meslek sahibi olmaktan geçiyordu. Meslek, çıraklık, kalfalık, ustalık gibi kavramların bütününü kapsadığı , yeniden tanımlandığı ve yetkinlik kazandırdığı yer Üniversite kapısıydı. Yokluklarla büyümüş olan kuşağımızın kurtuluş yolunu, Üniversite ile buluyordu ebeveynlerimiz. Ben okuyamadım, cahil kaldım sen oku. İyi bir işin olur. Masa başında çalışırsın, rahat edersin. Ben okuyamadım .Sen oku ki rahat edesin. En azından bir öğretmen olursun rahat edersin. Devlette çalışırsın, rahat olursun..Bir bankaya , bir fabrikaya girersin, ayın sonunda maaşın yatar, kafan ve cebin rahat olur. Yani garantili mutlu olmak istiyorsan evladım, ÜNİVERSİTE okumalısın.

Aslında ,60-70-80-90 kuşaklarına baktığında ve eğitimde çıktıyı incelediğinde Üniversite’nin kazandırdığı imkanlar oldukça iyi. Üniversitelerde elde ettiğimiz meslekler bizi Beyaz Yakalı, Mavi Yakalı’nın olarak ayrıştırmış , X;Y;Z gibi kuşaklara bölmüş , çocuklarımızı özel okullarda okutup, bale yaptıran , piyano tuşlarına dokunduran, at üzerine kursla bindiren , basket, yüzme , tenis, İngilizce, derken, kurstan kursa koşuşturduğumuz bir neslin de ebeveynleri yapmış bizi. Para var, imkan var , garanti var, umarım ki mutluklar da vardı..

Peki şimdi ve gelecekte sadece Üniversite okumak tüm bu garantiliği ve mutluluğu sağlayacak mı?

Yıllar içerisinde, bu duygularımızın peşinde koşarak o kadar çok Üniversitelere yığıldık ki aradaki işleri, meslekleri yapacak kişileri kaybetmeye başladık. Meslek ustaları isyan ediyor. Alttan eleman gelmediği için şikayette. Gelseler bile çıraklığı, kalfalığı, ustalığı aşmadan yönetici koltuğuna geçmek istediklerinden yakınıyorlar. Öteki taraftan da gençlere bakıyorsun. Ana okulundan başlayarak 23-24 yaşına kadar okuyor, artık bir şeyleri elde etmek ve kazanmak istiyor. Rahat koşullarda büyümüş, rahat şartlarda yaşamış ve dolayısıyla da rahatını sürdürecek bir iş istiyor. Ne de olsa bale yapan, yüzen, tenis oynayan bir kuşak. Onun cephesinden bakarsanızda o da haklı.

Eğer her birimiz, her an, doğduğumuz andan öldüğümüz ana kadar değişim ve dönüşüm içindeysek o zaman eğitim sisteminin de dönüşmesi lazım. ( Lütfen, Lütfen, Lütfen ) Hepimiz; yapay zekadan , robotlardan, endüstri 4.0 dan, inovasyondan , akıllı teknolojiden bahsedip duruyoruz. Fakat dönüp geldiğimiz noktada bir fırıncı, bir pideci, bir temizlik elamanı bulamıyoruz. Gelsin teknoloji ama teknoloji bu ara işleri daha yapmıyor. Sektörlerin ihtiyaçları var. Bunları yapacak birileri lazım. İşte Asım Bey ile yaptığımız sohbetin ana konusu tam da bu oldu. Evet, bir otele, yönetici veya müdür olabilirsiniz. Dişe dokunan soru şu ; Peki bu yolda yürüyecek, bilgi birikimin, sabrın, enerjin, olacak mı? Kariyer adımlarını alttan üste doğru sebatla çıkabilecek misin?

Yıllardır turizmde görev yapmış, otelin farklı departmanlarında çalışıp , otel yöneticiliğine kadar giden, şimdilerde ise sektördeki büyük otellerin, personellerine ,eğitim veren bir üstat kendisi. Yetişmiş mesleki elemanın eksikliğini o kadar önemsiyor ki ,röportajımız sırasında bile çağrıya çıkıyor. Diyor ki otelde aşçı, pideci, fırıncı, made gibi alanlarda çalışmak isterseniz , bu alanda yetkinliğiniz de varsa size söz veriyorum; bana iş başvurusunda bulunduğunuzda sizi mutlaka iyi bir otele yerleştireceğim. İnanmıyorsan röportaj linki aşağıda , bir seyret istersen. Yani, bu röportaj iş garantili bir röportaj oldu diyebilirim 🙂 Dilerim işe alınan o kişi sen olursun..

Gelelim Garantili Mutluluğa..

Eğer, sen ,her ay yüksek miktarda maaşı olan bir işin olursa, ömrünün sonuna kadar mutlu mesut yaşayacağını mı sanıyorsun? Mutluluk yarına ertelediğin bir kariyer planı mıdır? Düşün bakalım..

Sana şunu netlikle söyleyebilirim ki kazandığın paranın, edindiğin mevkinin , bindiğin arabanın, aldığın evin mutluluğu üç ay , belki altı ay, taş patlasın bir yıl sürecek. Sonra beynin yeni mutlulukların arayışına geçecek. Eğer mala mülke ,geleceğe , kariyere ,mutluluk yüklüyorsan iyi düşün derim..

Mutluluk bir haldir, ara ara gelir, ara ara gider. Geldiğinde keyfi olur, gittiğinde hüznü..

Uzaklarda ,arama yani . Bu iş sende. Mutlu olmayı geleceğe de bırakma, verilen mutluluk formüllerine de takılma. Ararsan da mutluluk seni sen yapan kimliğinde , onu bul.

NEYİN PEŞİNDESİN?

Peşinde olduğun, peşine takıldığın, kişileri, olayları, hedeflerine bir daha göz at derim. Gerçekten seni yansıtıyor mu? Yoksa bunlar ailenin , eşin dostun sana yüklediği misyon ve görevler mi? Bunlara cevap bulursan mutlu anların çok olur..

Anda ki mutluluğun ,İş verenlerin çok olsun 🙂

Sevgiler,

BİRGÜL YANIKLAR

Yorum yap