Ülke olarak yaşadığımız bu son olaylar bir kere daha gösterdi ki eğitim son derece ciddiye alınması ve devlet ‘in stratejik bir politika olarak yürütmesi gereken bir alan..
Bugün 6 yaşında ana okuluna başlayan bir çocuk ortalama 10 yıl sonra iş yerlerin de stajyer , 15 yıl sonra da iş hayatının içeriside karşımıza çıkıyor. Bu da demektir ki bugun tarlaya ektiğiniz bir fidan 20 yıl içerisinde yeşererek bize meyve vermeye başlıyor.
Eğer bir ülkenin gelecek vizyonu içerisinde kalkınma, ekonomik büyüme, güçlü olmak yatıyorsa ; bugunun çocuklarını yarının geleceklerinin eğitim ve öğretimlerini başka kurum ve kuruluşların kontrolu altına bırakamazsınız. Bu geleceğimize kurşun sıkmaktır ki bugün yaşananlar da bunun en güzel ispatıdır.
15 temmuz da yaşanan olayların ardından herkesin birbirine en çok sorduğu sorulardan birisi;
” Bu kadar üst kademe hakim, savcı, avukat, polis, doktor, asker bu örgüte nasıl inanabilir , akıllı bir mantığın kabul etmediği bu öğretilere nasıl itaat edebilir? ” idi.
Cevabı çok basit !
” Eğitim ile ”
Eğer biz çocuklarımızı , yeter ki din öğrensin diye ; paramız yok ,yatılı bir yerde kalsın diye ; gece gündüz ders çalışsın iyi puan alsın ve sonrasında devlette garanti iş bulsun diye bu ve bunun gibi yapıların içine gönderirsek ve her şeyden önemlisi de ne biz veliler ne de devlet bu eğitim altında ki yapıyı denetlemez ,eğitim içeriklerini kontrol etmez ise gelen durumun bu olmasına çok da şaşırmamak gerekir.
Bu örgütün büyüyüp gelişmesinin ve bu kadar kök salmasının en büyük kaynağı ”Eğitimdir”
Küçük yaşlardan yetiştirmeye başlar ve sorgusuz itaat etme üzerine bir eğitim politikası inşa ederseniz,sizin o koca koca dediğiniz insanlar sorgulamadan herşeyi kabul ederler.
Aklın, bilimin ve dinin temeli araştırmak, okumak ve sorgulamaktan geçer.
Eğer biz eğitim sistemimizi bu temel değerlerin içine oturtmazsak , sadece şıklardan oluşan, seçenekleri daraltan, hayal gücüne balta vuran eğitim içeriklerine yer vermeye devam edersek ; daha az sorgulayan , biat eden , kendi üretemeyen bir topluma geçişin temellerini atmaya devam etmiş olacağız..
Konuşuyoruz konuşuyoruz da peki çözüm ne?
Bir çok takip edilmesi gereken yol ve yöntemler var ama öncelikle ilk hedef mevcut temel eğitimdeki, eğitim içeriklerinin elden geçirilmesinde olmalı..Acilen derslere teknolojik taban , dijital alt yapı , proje tabanlı öğrenme, sorgulayarak öğrenme gibi başlıkta temel dersler oluşturulmalıdır. Tabii en önemli eğitimler de bunları öğretecek olan ”Eğitimcilerin Eğitiminde ” yani öğretmenlerde.Siz istediğiniz kadar yeni yapılanma oluşturun, bunu kullanacak ve yönetecek bir eğitim ordunuz yoksa gideceği limanı bilmeyen gemiye benzer tüm yaptıklarımız…
Bu hafta yaptığımız tv çekimlerinde 3D yazıcı ile bir eğitim içeriği nasıl oluşturulabilir? 3D yazıcı bir eğitim teknolojisi olarak kullanılabilir mi? Okullara bu teknolojik gelişim entegre edilebilir mi? Tüm bunları Bilim okulunun kurucusu Bahar hanımla konuştuk. Ortaya çok keyifli bir sohbet çıktı. Üstelik bir Fen dersi içeriği bile oluşturduk . Biz çok eğlendik.Zaten amacımızda oydu sevdirerek, eğlendirerek, deneyimleyerek ve sorgulayarak öğretmeyi öğretmek 🙂
Kanaatim o ki ; 3D yazıcılar eğitimcilerin elleriyle, geleceği şekillendirecek bir eğitim teknolojisi olacak.
Son yorumu da size bırakıyorum 🙂
Daha güzel bir geleceği el birliği ile inşa etmemiz temennisiyle..
Hoşçakalın
BİRGÜL YANIKLAR