Tek kanallı TV olduğu dönemlerin çocuklarından biriyim ben.
TRT kuşağının siyah beyaz ekranından renkli ekranına geçişi , tek kanaldan çoklu kanallara dönüşümü, özel TV kanalların hayatımızın içine hızlı bir şekilde girişini ve etkisini yaşayan bilir. Şahsen ben yaşadım biliyorum 🙂
Az ama öz ‘ ü hissettiğimiz TRT kuşağının dizileri vazgeçilmez olurdu o dönemin, biz insanları için. Beğendiğiniz bir dizinin saatinde bütün sokaklar boşalır, herkes bütün iş planını o diziye göre ayarlar, misafirlikler iptal olunur yada misafir varsa elde çay bardağıyla o diziye kitlenilirdi. Tabii burada misafirin sizin evinizde olması yapılan çay servisleriyle dizi izleme kalitesini de bozduğu da yadsınamaz bir gerçek 🙂 artık nasıl bir etki yarattığıysa bende 🙂
işte o TRT dönemin en güzel dizilerinden biriydi ”Çalıkuşu ” …
Reşat Nuri Güntekin ‘in romanından çevrilerek diziye dönüştürüldüğü , Aydan Şener’in oyuncu yeteneğiyle bizi büyülediği , bir aşkın içinde kendinizi bulurken aslında arka planda Osmanlı döneminin ve Kurtuluş Savaşının topluma etkilerini yaşadığımız muhteşem bir diziydi.
Bir gün çalışma arkadaşlarımızdan Uğur ; ”bu hafta sonu Zeyniler Köyüne gidelim mi? ” hem trekking yaparız hem de Reşat Nuri Güntekinin ,Çalıkuşu Romanına esin kaynağı olan Zeyniler Köyünü görmüş oluruz diye bir öneri getirince , ilk verdiğim tepki ”Bursa da böyle bir yer mi var? ”dediğimi hatırlıyorum. Ne kadar ayıp değil mi? Bu şehirde yaşamak ve bilmemek..
Evet gerçekten varmış; gittik , gördük, yürüdük ve öğrendik ..
Geç öğrenilmiş bir bilgiyi bir an önce öğrenme isteğiyle ,daha köye gitmeden o kadar çok okumaya ve araştırmaya başladım ki gezerken o heyacanım sürekli benimle olsun istedim.
1850 lü yıllarında başlayan göç etkisiyle, Rusya baskısından kaçan Ahıska Türklerine devlet o dönemde Bursa ovasında bir yer gösteriyor ve oraya yerleşmelerini istiyor. Karasal ve soğuk iklime alışkın olan Ahıska Türkleri için bulundukları yer oldukça sıcak geliyor. Üstelik o dönemlerde aşırı bir sinek baskını ile karşı karşıya kalıyorlar ve bir yer arayışı çerisine giriyorlar.Keşfettikleri yer ise Zeyniler Köyü oluyor…
2013 yılına kadar elektriği dahi olmayan bu köyün, 2013 de Yıldırım belediyesinin yaplandırmasıyla elektriğe , suya ve düzgün yollara kavuşuyorlar..
Yine aynı yaplandırmanın etkisiyle de turizm ‘e açılıyor. Muhteşem doğası ,bunu gözlemleyeceğiniz seyir terası , trekking parkuru, bisiklet yolu , yamaç paraşüt alanı, sokaları ve en güzeli de Çalıkuşu evi ile gezginlere buraya gelmeleri için davet gönderiyor..
Ve en büyük ününü de Reşat Nuri Güntekinin Çalıkuşu Romanı ile alıyor. Çünkü Reşat Nuri Güntekin , öğretmenlik yaptığı dönemlerde yolu Zeyniler Köyüne düşer. Söylenen o ki ; köyü dolaşırken Feride isimli ,haşarı yerinde duramayan, hop oraya hop buraya zıplayan bir kız çocuğu görür ve bu kız çocuğuna ”çalıkuşu” gibi zıplama düşeceksin dediği söylenir.. Artık yazar ondan sonra neler düşündü de hayal gücünde, gördükleri , yaşadıkları ve hissettikleri ile bu muhteşem eseri ortaya çıkardı, bilemeyiz ama gerçek olan şu ki Türk edebiyatı ”Feride ” ile muhteşem bir eser kazanmış oldu.
Eğer kitabı okuduysanız veya çevrilen dizileri seyretmişseniz (benim bildiğim farklı üç kere çekildiği yönünde) hatırlarsınız;
Feride , yüreğinde yaşadığı aşk acısıyla öğretmen olarak Anadoluya tayin ister. Tayinde çıkan yer de Bursa merkez olur. Fakat Bursa ya geldiğinde anlaşılır ki aynı görevi bekleyen bir öğretmen adayı daha vardır. Çareyi ise o güne kadar doğru dürüst bir öğretmen görmemiş ,yolu bile olmayan , Zeyniler Köyüne göndermekte bulurlar. İçinde yangının etkisiyle köyün nerede olduğunu bile önemsemeden önerilen teklifi kabul eder ve yola düşer Feride..
O andan itibaren daha iyi hissetmeye başlıyorsunuz o dönemde halkın eğitim olarak gördüklerini…
Feride’nin hikayesiyle birlikte, aslında arka planda gördükleriniz Feride’nin aşk hikayesinden daha acı geliyor insana. Eğitimin din algısı üzerine kurulmuş olması, sadece Kuranı-Kerimi okumanın ve öğrenmenin eğitim olduğu düşünülmesi, kız ve erkeklerin ayrı okutulması , ahırdan bozma bir sınıf da köyün yaşlı bir kadını tarafından verilen dersler.
Üzülmüyor musunuz , hem de nasıl? Sonra da düşünmeden edemiyorsunuz , eğitim sistemimizde o günden bugüne neyi değiştirebildik de toplumu her kesimi için refah ve üretken bir noktaya ulaşabildik. Ve bugün toplumsal yaşadığımız sorunlarımızı en aza indirebildik. Yine aklımdan geçen çılgın sorular !
Farklı yaşam biçimleri, farklı anlayışlar, farklı gelenek ve görenekler, toplumsal çatışmalar Feride’nin gündelik yaşamı ve duygu dünyasıyla iç içe veriliyor bu eserde.. Çok ama çok anlamlı
Zeyniler Köyü ile işte tüm bu duygularımı yeniden hatırlamış oldum.
Köydeki Çalıkuşu Evi’nin duvarları Reşat Nuri Günteki’nin eserlerinin resimleri ile donatılmış. İki katlı bir ev. Üst katta oturma koltukları, küçük bir kütüphanesi, muazzam dağ güzelliğiyle bir terası var . Aşağıda ise sıcak sıcak fokurdayan çay ocağı ve bir şöminesi ..Hatta evinize dönerken satın alabilmeniz için yöreye özel bal, reçel ,pekmez gibi özel tatlar var.
Biz Kestane toplama zamanın da geldiğimiz için , yürüyüş alanları oldukça kalabalıktı. Yürüyüş yolunda gördüğümüz çoğu insan Kestane toplama için bu tarafa gelen insanlardan oluşuyordu. Buraya gelmeyi düşünenler olursa ,siz de yürüyüş yolunuzu verimli hale getirebilir, yerlere dökülen kestaneleri toplayabilirsiniz 🙂
Tatlı bir sonbahar sıcağında geldiğimiz Zeyniler Köyün de biz sabah kahvaltımızı muazzam dağ manzarasıyla Çalıkuşu Evinde yapmayı tercih ettik.
Tavsiye ederim; tarih de bir yolculuk yapmak, yürümek, temiz bir hava almak , kestane yemek isterseniz, mutlaka bir gün buraya gelin!
Çalıkuşu Feride’ nin azmiyle öğretmenlik yapan , görev yaptığı yerlerde bir kıvılcım ateşi yakan tüm öğretmenlerimize selam olsun!
Sevgiler
BİRGÜL YANIKLAR