Yaradanımın Söylediği…

Yunus Suresi, 24. ayet: Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilimsel Bakış…

Gelişim dönemindeki Ay çicekleri gün içinde güneşi takip eder, doğudan batıya hareket ederler. Geceler ise tersi yönde.. Gelişimlerini tamamlayanlar ise durur. Olgunlaşmış olanlar  ise sürekli doğuya bakarlar.

Ayçiçeği tomurcuklarını gövdeye bağlayan ve yastıkçık olarak isimlendirilen esnek kısımdaki hücreler ayçiçeklerinin Güneş’e göre hareketinden sorumludur. Yastıkçık bölümündeki hücrelerin içindeki suyun hücre duvarına uyguladığı basıncın artıp azalması, gövdenin bu esnek bölümünün bir tarafının gerginliğini kaybetmesine, diğer tarafının ise sertleşmesine neden olur. Bu durum ayçiçeklerinin yön değiştirmesini sağlar.

Yapılan araştırmalarda bilim insanları, güneş ışınlarının ayçiçeği hareketinde anahtar bir rolü olup olmadığına dair, tarlalarda, kapalı büyüme odalarında ve dışarıya konulan saksılarda gözlem ortamı oluşturacak şekilde bir dizi deney yapar. Genç çiçekler, 30 saatlik bir ışık döngüsüne maruz bırakıldığında ayçiçeklerinin tekrar döngünün başına doğru hareket etmedikleri, ancak 24 saatlik bir döngü sağlandığında, bitkilerin “güneş” yönünü takip ettikleri gözlemlenir. Bu sonuçla, ayçiçekler de sadece güneşin anahtar role sahip olmadığı, aynı zamanda sirkadiyen ritmden etkilendiği söyleniyor.

Sirkadiyen Ritm…

Sirkadiyen saat bitkilerin, hayvanların, mantarların ve siyanobakterilerin 24 saatlik periyot içerisindeki biyokimyasal ve psikolojik davranışlarının bütünüdür. Biyolojik saat olarak da tanımlanabilecek bu ritm, günışığından önemli ölçüde etkilenir. Mevsim geçişlerinde sağlıklı bir uyku süreci için çevresel ısı ve ışık gibi faktörler de son derecede etkilidir. Dünya çapında adını duyuran gururumuz Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar da kanser tedavisinde ”sirkadiyen saat (ritmik saat) ” buluşuna imza atmıştı. Sirkadiyen saat (günlük ritm) konusunda önemli bir buluş yaptıklarını bildiren Sancar, sirkadiyen saatin DNA onarımını kontrol ettiğini ifade etmiş, DNA onarımının günün belli saatlerinde arttığını, belli saatlerde de minimum seviyeye indiğini söylemişti. Ne güzel bunları düşünen ve araştıran insan beyinlerimiz var.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gelde Yaradana Hayran Olma!

Gündoğdu, günebakan, gün çiceği , ay çiceği  hangisini  derseniz deyin, yurdumun topraklarında verimini , bereketini , faydasını esirgemeyen bu güzellik ona baktığınızda sıcaklığı ve neşesiyle beni içine sarmalıyor ve kendine  hayran bıraktırıyor.

 

 

Yaradana, Yarattıklarından Hayran!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sarmaşığın Aşkı..

Küçük sarmaşık gözlerini açtığında ilk onu gördü. Ayçiçeğini. Mağrur, başı semalara değen, güzeller güzeli bir ayçiçeği. İlk görüşte âşık oldu ona. Yan yana büyüdüler günlerce. Sarmaşık aşkından her gün daha fazla dolandı ayçiçeğinin beline.

 Ayçiçeği ise gözlerini güneşten hiç ayırmadı. Sabah güneş doğarken kaldırırdı başını taa batıncaya kadarda bakmazdı zavallı sarmaşığın yüzüne. Akşamları severdi sarmaşık. Güneşin batıp da baş başa kaldıkları o muazzam ama kısa saatleri. Ne yazık ki yine güneş doğar yine tüm zarafetiyle kaldırırdı başını güneşe doğru. Sarmaşık daha sıkı sarıldıkça ayçiçeği daha bir kaldırırdı başını sanki sarmaşığa inat. Günler böyle geçti gitti. Sarmaşık dolandıkça dolandı, ayçiçeği güneşten gözünü hiç ayırmadı. Sarmaşık kıskançlığından olacak dolandıkça sıktıkça acı bir zevk aldı yaptığından. Bir sabah yine gözlerini güneşten sonra açtı sarmaşık. Bir tuhaflık vardı. Ayçiçeğinin o muhteşem yaprakları onu güneşten korumuyor, güneşin kavurucu sıcağı ta içine işliyordu. Ayçiçeği nazik bedeniyle kollarının arasında yatıyordu… Sarmaşık onun kalbini kazanayım derken bedenini çok sıktığını ve bu yüzden ayçiçeğinin öldüğünü anlamıştı.

Küçük sarmaşık gözlerini açtığında ilk onu gördü. Ayçiçeğini. Mağrur, başı semalara değen, güzeller güzeli bir ayçiçeği. İlk görüşte âşık oldu ona. Yan yana büyüdüler günlerce. Sarmaşık aşkından her gün daha fazla dolandı ayçiçeğinin beline. Ayçiçeği ise gözlerini güneşten hiç ayırmadı. Sabah güneş doğarken kaldırırdı başını taa batıncaya kadarda bakmazdı zavallı sarmaşığın yüzüne. Akşamları severdi sarmaşık. Güneşin batıp da baş başa kaldıkları o muazzam ama kısa saatleri. Ne yazık ki yine güneş doğar yine tüm zarafetiyle kaldırırdı başını güneşe doğru. Sarmaşık daha sıkı sarıldıkça ayçiçeği daha bir kaldırırdı başını sanki sarmaşığa inat. Günler böyle geçti gitti. Sarmaşık dolandıkça dolandı, ayçiçeği güneşten gözünü hiç ayırmadı. Sarmaşık kıskançlığından olacak dolandıkça sıktıkça acı bir zevk aldı yaptığından. Bir sabah yine gözlerini güneşten sonra açtı sarmaşık. Bir tuhaflık vardı. Ayçiçeğinin o muhteşem yaprakları onu güneşten korumuyor, güneşin kavurucu sıcağı ta içine işliyordu. Ayçiçeği nazik bedeniyle kollarının arasında yatıyordu… Sarmaşık onun kalbini kazanayım derken bedenini çok sıktığını ve bu yüzden ayçiçeğinin öldüğünü anlamıştı.
Sarmaşığın Aşkı

 

 

Kendime Nasihat!…

Sıkıldığın her anda yüzün  güneşte olsun. Aklın, ruhun, bilgin hep aydınlıkta kalsın!

Yüzünü, ışığa dön!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorum yap