Doğum

 Neredeyse tüm Afrika kültürleri, bebeğin ruh dünyasından önemli bilgilerle,  geldiğini ve eşsiz yetenek ve hediyeler getirdiğini inanmaktadır.

Çünkü bu yeteneği , toplum için faydalı bir  göreve, mesaja veya projeye dönüşecektir.  Dolayısıyla buda onlar için bir kutlama sebeptir..

Bu nedenle bebek doğduğunda toplumun görevi, büyükler veya Tanrılar ile istişare ederek  bebeğe  bir isim koymaktır. Ve bu isim belirlendikten sonra bir  törenle  onu dünyaya kabul ederler.

Bebeğin isimlendirilmesi doğum ayininin önemli bir parçası olarak görülür.İsimlerin, bebeklikten yetişkinliğe hatta daha   ötesinde bir ruhani güce sahip olduğuna inanılmaktadır.Bebeklerin adı ,kişiliğinin veya yaşam misyonunun bir yansıması olarak ona verilir.

Eğer bir bebeğin adı onun yaşam amacını yansıtırsa, hayatında güçlü bir destekçisi ve yardımcısı olur.Ve ne zaman ismi ile ona seslenilirse o görevler sürekli kendisinin aklına gelir.

Doğum ve İsimlendirme Törenleri

 Bir çocuğun doğumu her zaman büyük bir sevinçtir. Bir çiftin kutsanmış olduğu ve aile biriminin ve toplumun sürdürüldüğü ve güçlendiği anlamına gelir.

Birçok Afrika topluluğunda, bir çocuğun gelişini kutlamak için yapılan ritüel festivaller, bebeğin sağlıklı olduğundan ve yaşayacağından emin  olduktan sonra başlar.

Aslında ve daha da önemlisi, bebek , doğum anından doğum töreninine kadar  yani  isimlendirilene kadar, hayata başlamış kabul edilmez.

Örneğin Akamba halkı arasında 3 gün sonra bir bebeğe ismi verilmiştir. Onun adına  bir keçi kesilir. Fiziksel olarak doğduktan sonra sekizinci günde kız ya da erkek ismi verilir.

Yoruba halkı arasında çocuk sekizinci günde de isimlendirilir.

Hutu halkı için, yedinci günde isimlendirme töreni gerçekleşir. O zamana kadar, hem anne hem de bebeğin evde yalnız kalması beklenir. Adlandırma töreninin ne zaman gerçekleştirileceği ,  bebek de hangi özelliğin ortaya çıkacağına karar verildikten sonra gerçekleşir.

Kişi fiziksel alanda doğmuş olsa da, kişinin varlığı sadece bir toplumun üyesi olarak kabul edildiğinde başlar. Adlandırma törenleri de  yeni bir insan olarak topluma entegre olurken var olmaya başlar. Sadece bu noktada var olduğu düşünülür.

Bebeklere verilen isimler, ona aile, topluluk ve evrende bir yer ayırır. Bu nedenle, tüm topluluk üyeleri bebeğin isimlendirilmesinde  mutlaka yer alırlar. Çünkü çocuk tüm topluluğa aittir ve hepsinin toplumda doğru bir şekilde yerleştirilmesinde  herkesin bir payı vardır. Yeni bir insan bir topluma entegre olurken var olmaya başlar. Sadece bu noktada var olduğu düşünülür.

Edo halkı arasında, adlandırma töreni bir bebeğin doğmasından sonraki yedinci günde gerçekleşir. Sabah, yakın akrabalar ve yaşlılar bebek  ve ebeveynleri için dua ederler.Mutlu, sağlıklı ve uzun ömürlü olması için  dua ederler. Yaşlılar genellikle ibadete katıldıktan sonra bebeğin babasına bir isim verirler. . Daha sonra akşam, toplumdaki diğerleri resmi olarak  yenidoğana hoş geldin demek için gelirler.

Afrika’da isimler , her zaman anlamlı ve kişinin manevi ve sosyal kimliğinin önemli bir parçası olduğuna inanılır. Bu yüzden isimler kutsaldır. Bazı topluluklarda erkek bebekler , adlandırma töreniyle ilgili ritüellerin bir parçası olarak sünnet edilebilirler.

Afrika kıtasının büyük bir kısmı olan Müslüman kadınlar, ister kadın ister hemşire ister hemşire, ebe, ister kadın, isterse kadın akraba olsun,  doğuma katılacakları kadın olarak tercih ederler.

Ancak, erkek doktorların doğuma katılabilmeleri için izin almaları gerekir.  Babaların, çocuklarının doğumuna katılmasını yasaklayan İslami bir öğreti yoktur; Bu kişisel tercihlere bırakılmıştır. Düzenli dua uygulaması İslam’da en temel uygulamadır.

 Müslüman toplumu günde beş vakit namaz kılar. Bu dualar , aynı zamanda Müslüman bebeğin duyacağı ilk kelimelerdir. Baba ya da aile ferdi, bu kelimeleri doğduktan kısa bir süre sonra bebeğin kulağına fısıldar. Diğer Afrika kültürlerinde olduğu gibi  erkek sünneti önemlidir.

Erkek çocuk, tören yapılmadan uygun olan herhangi bir zamanda sünnet edilebilir; Ancak ebeveynler genellikle, hastaneden eve dönmeden önce önce, çocuklarını sünnet ettirirler . Bu olayın adı (“Aqeeqah”), “kes” anlamına gelen “aq” kelimesinden gelmektedir.

Çocuğun doğumunu kutlamak için, bir ya da iki hayvanın (koyun ya da keçiler) kesilmesi önerilir. Etin üçte biri fakirlere dağıtılır ve geri kalanlar bir topluluk yemeğinde paylaşılır. Akrabalar, arkadaşlar ve komşular bu anı kutlamak için davet edilir. Bu olay genelde geleneksel olarak çocuğun doğumundan sonraki yedinci günde yapılır. Ebeveynlerin doğumdan sonraki yedinci gününde yeni doğan çocuklarının saçlarını tıraş etmeleri de gelenekseldir, ancak zorunlu değildir. Saçlar tartılır ve bu ağırlık değerinde fakirlere gümüş veya altın  değerinde  bağış yapılır.

Ebeveynlerin yeni bir çocuğa, fiziksel bakım ve sevgiye ek olarak sahip oldukları ilk görevlerden biri, çocuğa anlamlı bir Müslüman adı vermektir. Müslüman çocuklar genellikle doğumlarından itibaren yedi gün içinde isimlendirilir.. Müslümanlar arasında, ziyaret edilen ve yardımlaşmayanlara yardım etmek, Allah daha da yaklaşmak için temel bir ibadet biçimidir. Bu nedenle yeni Müslüman annenin çoğu kadın ziyaretçisi olacak. Yakın aile üyelerinin hemen ziyaret etmeleri ve diğer ziyaretçilerin, çocuğu hastalıklara maruz kalmaktan korumak için doğumdan sonra bir hafta ya da daha fazla beklemesi yaygındır. Yeni anne, 40 gün boyunca, arkadaş ve akrabaların sıklıkla aileye yemek sunacağı bir iyileşme içindedir.

Hıristiyan kiliselerinin çoğunda Bebek Vaftizciliği uygulanmaktadır. Vaftizmin bilinen bir adı ‘vaftiz’ dir. Bu, ‘Mesih isimlendirmesi’ den türetilmiştir.Çünkü bu olay, bebeğin  Hristiyan adının topluma  duyurulacağı andır. Diğer Afrika kültürlerinde olduğu gibi, ebeveynler, vaftiz babalar, akrabalar ve arkadaşlar tören  için hazır bulununurlar.

Ebeveynler ve vaftiz babalar, çocuğu Hıristiyan inancına getirme sözü verirler ve vaftiz babalar bebek adına yeminlerini tekrarlar . Ebeveynler çocuğu isimlendirdiğinde, papaz alttan su alır ve bebeğin kafasına üç kez döker, bebeği Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz eder. Bazen bunu yapmak için bir tarak kabuğu kullanır ya da suyu  sadece elle alır.

Bu tür bir törende, su, yıkanma günahtan arınmak için kullanılır. Çoğu zaman, bir Hıristiyan olmak, kötülüğün karanlığından kurtulmak ve Tanrı’nın ışığına gelmek olduğu düşüncesiyle  tanrıçalara bir ışıklı mum verilir. Haç işareti bebeğin alnında yapılır. Ortodoks kiliselerinde ise bebekler suya üç kez daldırılarak vaftiz edilir. 

 Sünnet, Afrika’daki bazı Oryantal Ortodoks ve diğer Hıristiyan kiliselerinde de alışılmış bir şeydir. 

 

Yorum yap