1996 yılında Anadolu Ünv. Matematik bölümünden mezun olduğumda hayata dair yapabilecek tek ve kalıcı işimin Öğretmenlik olduğuna inanmıştım..
İki seçeneğim vardı; ya devlette kalacaktım ya da özel sektörde..
KPSS ‘nin olmadığı , Ziraat mühendislerinin de öğretmen olarak başvurulabildiği yıllarda ben de ailemin de etkisiyle tercihimi devletten yana kullanıp devlet e ilk başvurumu yapmıştım.. Ve sonuç; Muş ‘un bir köyü ve ilkokul öğretmenliğiydi.. Ailemin ısrarlı tavırları bu sonuçtan sonra sen bilirsin ‘e dönüşmüştü..
Doğunun bilinmezliği, terör etkileri, devletin bürokrasiye dayalı yavaş işleyen yapısı, benim özgürlükçü ruhum , ailemin ve şehrimin konfor alanınından uzaklaşma duygusu beni devletten uzaklaştırıp yavaş yavaş özel sektör öğretmenliğine doğru itmeye başladı..
ilk iş yerimdi Yükseliş Dershanesi..
Bu dershane ,Antalya da o yıl yeni açılacaktı ve sektördeki en iyi öğretmenlerle antlaşma yapmıştı. Antalyanın en ünlü öğretmenlerini bünyesine toplamıştı. Ve ben de orada stajer öğretmen olarak göreve başlayacaktım..Müthiş bir heyacandı benim için.. yıllar önce bana ders anlatan hocaların yanında staja başlayacaktım.. Neler öğrenmezdim ki onlardan.
Öğrenmezdim kısmı onlarala çalıştıkça gerçek anlamıyla ortaya çıktı doğrusu..
Hayatımda ilk defa iş yerin de rekabet ve yüksek dozda egolarla karşı karşıyaydım. Ünv. yeni mezun ve heyacanla ,dostlukla, öğrenme isteğiyle bakan birisi olarak şaşkınlık içerisindeydim.. Okuldan aldığın yüksek dozda akademik bilginin hiçbirşeye yaramadığı, tekrar başa dönüp yeniden sektöre dair çalışmayı bu yıllarda öğrendiğimi hatırlıyorum.. Herkes den birşey öğrenmeye çalıştığımı, bu çabalarıma onların ne kadar zor cevap verdiğini ve inanılmaz çekişmelerini. Ve ulaşmam gereken bilgiyi bana ne kadar zorluk çıkartarak verdiklerini, HATIRLIYORUM..Ve her seferinde bilgi musluklarının biraz daha kısıldığını.
Ve böyle bir başlangıçla , çok severek ve zevkle yaptığım 13 yıllık Özel Sektör Matematik Öğretmenliği hayatım..
Hep ama hep özel sektör 🙂