Öğrencilerimden bana yönetilen en çok sorulan soruydu
”Matematik ne işimize yarayacak? ”
”Bunları bilmemizin hayatımıza ne faydası olabilir ki?
Sınav öğretmeni olanlar bilir, biz dersler de işin mantığını ve uygulamasını vermekle çok fazla vakit kaybedemeyiz. En pratik , en hızlı sonuca götürecek teknikleri öğretmek durumundayız. Bir türlü değiştiremediğimiz SINAV GERÇEĞİ..
Dört yılın müfredat’ını bir yılda anlatmak!
Okul öğretmenliğini bu anlamda çok şanslı bulmuşumdur. Matematik in bilimsel , felsefi, deneysel modelini anlatmak için oldukça zamanları var. Hele ki bu modeller teknoloji ile bütünleşmiş bir öğretim biçiminde olursa akılda kalıcılığı son derece yüksek…
EĞİTİM VE TEKNOLOJİ en çok sevdiğim iki yaşam olgum
Biri hayatınızı kolaylaştırıyor, biri de size yeni pencereler den bakmanızı sağlıyor..
Hafta sonu yeni keşfettiğim bir uygulama PHOTAMATH;
Öğrenciler için sevindirici, öğretmenler için kaygı verici gibi gözüküyor olsa da fikir gerçekten güzel..
Photomath isimli dahi uygulama, matematik sorularını kendi kendine çözebiliyor. Bunun için yalnızca cep telefonunun kamerasını kullanan Photomath, problem dizilişini tanımladıktan sonra problemleri adım adım çözüyor. Uygulama şimdilik temel düzeydeki denklem, aritmetik, kesir ve kökleri okuyabiliyor. Dolayısıyla şu an için uygulamadan trigonometri çözmesini beklemek haksızlık olur. Ben bir kaç integral ve türev sorusu sordum. Uygulama ne yapacağını şaşırdı 🙂
Bizim çocuklarımız lise öğretiminde Yüksek Matematik in ilk temelleri ile karşılaştığı için, uygulamanın çözdüğü bu tarz sorular onlar için çerezlik:)
Ancak iyice geliştirildiği vakit yapabileceklerini düşünmek gerçekten heyecan verici..
Diyorum ya hep,
Biz çocuklarımıza matematik çözme teknikleri öğretiyoruz, matematiği yorumlamayı değil!
Çok kısa zaman da teknoloji, bu problemlerin hepsini çözmeye başlayacak proğramlar geliştirecek.
İş bunları sadece çözen değil , çözmeyi hayata geçirebilecek üretebilecek beyinler yetiştirmekte…
Düşünen pozitif beyinlerden konu açılmışken;
Tamda bu arada kışın izlediğim ve beni çok etkileyen bir filmden bahsetmek istiyorum size
Alan Turing adlı matematikçinin II. Dünya Savaşı sırasında Nazilerin kullandığı ”ENİGMA ”kodunu çözme çabasının anlatıldığı 8 dalda Oscar ‘a aday olan bir film . Türkçe adıyla ”YAPAY OYUN”
II.Dünya savaşı devam ederken Naziler istihbarat ve iletişimde kullandıkları Enigma adında bir yapay zeka ile başta İngilizler olmak üzere düşmanlarına çok ağır kayıplar vermişlerdir. Çünkü kimse bu yapay zekanın kodlarını kırmayı başaramamıştır. İngilizler donanması öncülüğünde bir bilim merkezi kurulur ve buraya çok zeki bilim adamları davet edilir ve büyük bir çalışma ile Enigma’nın kodları çözülmeye çalışılır. Buraya davet edilen isimler arasında Alan Turing adından genç bir profesör bulunmaktadır. Bu adam dengeleri alt üst edecek bir adamdır. Ve Enigma’nın kodlarını çözebilecek biridir.
Hükümet tarafından bu iş için ülkenin en önemli matematikçileriyle beraber seçilen Alan Turing grubun en hırslısı aynı zamanda en zekisidir. Ancak zeki olduğu kadar da anlaşılması zor birisidir, bu anlaşılmazlık grubu ve çevresindekileri ile arasında sorunlara yol açar.
Çarpıcı olan ise grubun içerisinde ki diğer matematikçiler parçalarla uğraşırken ,Alan Turing’in bütünü görme çabası..
Daha fazla anlatmıyorum ama izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum..
”Bu Matematik çok işimize yarayacak” diyebilen ve dünya devleri ile yarışabilen çocuklar yetiştirebilmemiz dileğiyle..
Daha da önemlisi yetiştirdiklerimize sahip çıkmamız umuduyla.
BİRGÜL YANIKLAR