Oğlum bir akşam okuldan eve geldiğinde bir isyanla çantasını  bir kenara atıp;

”Anne, ben kurbağaların hayatını öğrenmek ve bundan sınava girmek istemiyorum” dedi..

Henüz selamlaşmadan, eve girer girmez verdiği bu tepki karşısında şaşkınlıkla ”Neden” diye sordum;

”Anne, ben bunu öğrenmek istersem google açıp zaten öğrenebilirim, kolaylıkla öğrenebileceğim  bir bilgiyi neden ezberleyip sınava girmeliyim , ” diye sormuştu..

Bir Z kuşağı olan oğlum google ı  bir kütüphane olarak görüyor , okuyarak ve anında öğreneceği bilgiyi neden depolaması gerektiğini sorguluyordu..,

İç sesim ona yüzde yüz hak veriyor, anne yanım ise  uyulması gereken kuralları ,büyük sınavla karşı karşıya kalma durumunu  ona izah etmeye çalışıyordu.  Ne büyük bir çelişki. İnanmadığın bir sistemin içerisinde kendimce çocuğuma çözümler üretiyordum aslında.

hep söylüyorum ya ,

Bilginin bu kadar hızla dijitalleştiği bir  dönemde sadece bilgiyi değil başka bir şeyler anlatmalıyız belki de çocuklarımıza.

Biz dünya da yaşamıyoruz, dünyayı yaşıyoruz hayatlarımızda . Bize taşınan bir dünyayı. Hiç tanımadığımız hiç bilmediğimiz yerlerden kişilerden internet aracılığıyla bilgiyi edinebiliyoruz. Mesleki bilgilere parmak uçlarımızı hareket ederek ulaşabiliyoruz. Algılar üretip, duygusallıklar paylaşıyoruz. Yani kocaman  bir dünyanın bilgisine haiz ve bazan de bunları nasıl kullanacağını bilmeyen bireylere dönüşüyoruz.

Tarım döneminden  ,sanayi dönemine dönüşüldüğü   19.yüzyıl da   demirin, çeliğin ,tekstilin,su ve buhar gücünün  hızlı gelişimi, elektriğin keşfi ile ivme kazanmış, sanayi toplumuna doğru dönüşümün ilk başlangıcı oluşturmuştu. .20.yüzyılın ortalarına gelindiğinde ise  sanayi içerisine  içten yanmalı motorları, kimyasalları ve petrolü almaya başlamasıyla gelişimini hızlandırmıştı.  O yıllardaki bu gelişimi ise  sosyologlar ,modern ,iktisadi ve sosyal yaşamın da ilk  başlangıcı olarak görüyorlar.. Ve hatta gözlerin Ortadoğuya Basra körfezindeki ülkelere doğru çevrilmesi de bu yıllarda ağırlık kazanıyor.

20. yüzyılın ikinci döneminde gelindiğin de ise sanayi elektronikle, makineyle, bilgisayarlarla tanışmaya ve harmanlanmaya başlıyor. Havacılık alanındaki yeni keşifler ve uzayla tanışmamızda , elektronik çağdaki sanayiyi daha da hızlandırmaya devam ettiriyor.

Sanayi toplumu ile  de  vatandaş üretim sistemine yavaş yavaş girilmeye başlanıyor.. inanan , tartışmayan, sorgulamayan , ikna edilmiş bir takım vatandaşlık elde edilmeye çalışılıyor. ”Biat eden vatandaş ”  Eğitim de bu inanışa destek eden bir yapıyla gelişiyor  dünyada da . Bu ideolojiyi destekleyecek eğitim modelleri geliştiriliyor ve uygulanıyor. Ve içerisine ilave edilen siyasi amaçları da unutmamak gerek.  Sanayi ve   idoller için yetiştirilen formatlı bireyler..

20. yüzyılın sonlarına doğru gelinmeye başladığında dünya yeni bir akımla ve yenilikle karşı karşıya kalıyor..

Bilgisayarlar her biri  birbirine bağlanıp bilgi transfer etmeye başlıyor. Dijitalleşmenin heyacan verici başlangıcı da bu yıllara karşılık geliyor. Artık yeni bir dönem, yeni bir süreç başlamış oluyor.Dünya ise etkisini kısa sürede etkisini hissedeceğimiz YENİ EKONOMİ’nin etkisi kazınmış oluyor . Hayatımıza yeni alanlar, yeni işler , yeni ünvanlar  oluşmaya ve tanınmaya başlıyor. Yazılım, Yeni Medya, Dijital Ağlar, Mikro ve Nano teknoloji gibi kavramlar 21. yüzyılın başlangıcında çok konuşulan kelimeleri arasında oluveriyor..

YENİ EKONOMİ , üç temel ayak üzerine oturan ekonomiyi kapsıyor aslında

  1. Beşeri Sermayeye; Yani bilgiyi beceriye dönüştürecek nitelikli iş gücüne
  2. Fiziki Sermayeye ; Yani yazılım, donanım, dijital ağlar gibi bilgisayar  temel sistemlerine
  3. Entellektüel Sermayeye ; Yani bilgi değere dönüştürecek iş modeline

ihtiyaç duyuyor…

Buradan  anlaşılacağı üzere sanayi sonrası eğitim ,insanı üretmek üzerine kurulması  gerekli. Hep birbirini tekrar eden, aynı şeyler söyleyenlerin aslında toplumsal gelişim için çok da fayda sağlamadığı bir dönem içine girmiş bulunmaktayız..Alternatif fikirler sunanın ve uygulayanın daha kıymetli olduğu bir dönem bu dönem..

Fabrikasyon bir eğitimden çıkıp ,formatların azaltıldığı, bilgiyi  beceriye dönüştürebileceğimiz  yeni eğitim modellerin bir an önce hayatımıza girmesi dileğiyle..

Değişim ve Gelişim Hayatınızdan hiç eksik olmasın..

Sevgiyle kalın..

 

 

 

 

 

 

 

Yorum yap